Wir haben eine Übersetzung der Erklärung zum 1. Mai auf türkisch zugeschickt bekommen, die wir im Folgenden dokumentieren möchten.
Tüm ülkelerin proleterleri, birlesin!
Bizim çözümümüz: Tüm ülkelerin proleterleri, birlesin!
Savas siarimiz: Isyan etmek haktir! Kahrolsun Revizyonizm!
Savas siarimiz: Isyan etmek haktir! Kahrolsun Revizyonizm!
Enternasyonel komünist hareketlere, Almanya`nin tüm proleter devrimcilerine, devrimcilere, tüm proleter feministlere, tüm antiemperyalistlere.
Degerli yoldaslar,
Almanya`nin Marxist- Leninist- Maoistleri sizleri selamliyorlar. Sizlerin kahramanca mücadelenizi, emperyalizme, reaksiyonlara ve revizyonizme karsi boyun egmeyen isyaninizi selamliyoruz!
Almanya`nin Marxist- Leninist- Maoistleri sizleri selamliyorlar. Sizlerin kahramanca mücadelenizi, emperyalizme, reaksiyonlara ve revizyonizme karsi boyun egmeyen isyaninizi selamliyoruz!
Büyük bir sevinç ile, bu 1 Mayis`in ifade ettigi birlesme istegini, ilerleme istegini ve radikal bir sekilde, hüküm süren kosullari degistirme istegini görebildik. Bu 1 Mayis`ta gerçeklestirilen eylemlerin tümü, bizlere komünistlerin birlesmek için var güçleri ile mücadele ettiklerini kavratmistir.
Emperyalist ülkelerin içinde, özellikle fransiz proleter gençliginin Paris ve ülkenin farkli bölgelerinde gerçeklestirdikleri kahramanca mücadeleyi sizlere de hatirlatmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu mücadele bizlere ilham olmustur. Özellikle de Marx`in dogumunun 200. yili kampanyasinin bir parçasi olmak, bizim için büyük bir sevinç ve tarifsiz bir gururdur. Bu kampanya`yi Almanza içinde büyütmeyi denedik ve basarili da olduk. Bu, onyillar sonra ilk defa tüm Maoistlerin 1 Mayis`ta, ortak bir planlama ve ortak bir hedef ile, birlikte bir eylem gerçeklestimis olmalari seklinde vuku bulmustur. Gerçeklestirilen, yalnizca geneli baz alan ve birkaç politik ilke`yi kapsayarak degil, ideolojik, politik ve otgütleyici bir birlikteligin baz alinmasi seklinde ortaya çikmistir. Uzun bir süredir bu topraklarda görülmemis olan bir sey gerçeklestirilmistir. Yoldaslarimiz bu sekilde Karl Marx`in dogumunun 200. yili kampanyasini, Jena`ya, Dogu`ya tasimislardir. Onlar bunu iyimserligin tebessümü ve zafer bilinci ile yapmislardir. O Dogu ki, fasistlerin hüküm sürdügü, revizyonizmin verdigi zarar sayesinde devrimci politikalarin yapilamayacagi söylemlerin duyuldugu yerdir! Iste orada, genç proleter devrimciler, yüzlerinde tebessüm ve gurur ile sokaklara çikmis, Karl Marx`in dogumunun 200. yili kampanyasini duyurmuslardir. Almanya`nin en fakir sehri Bremen`de, büyük bir devrimci kitle sokaklara çikmistir. Onlar sendika ilericilerine, sosyal fasistlere meydan okumus ve rezil etmislerdir. Yoldaslarimiz sari sendikalarin eylemleri esnasinda, "GpD" yetkililerini kinamis ve tüm dünya`ya gerçekleri haykirmislardir: " Alman polisleri katil ve fasisttir!" Bu Marx`in dogumunun 200. yili kampanyasi kapsaminda gerçeklesmistir.
Hamburg`ta yoldaslarimiz, ezilenlerin yaninda olmanin ne anlama geldigini,3. dünya ülkelerinden yoldaslar ile, bir kez daha göstermislerdir. Olaf- Scholz gençliginin, yani gelecegin sendika ilericileri`nin saldirilarina karsi, enternasyoneller fiziki üstünlüklerini kabul ettirmis, revizyonizm ve oportünüzmin, antiemperyalistleri bölme çabalarina karsi, birliktelik ve beraberlik kanitlamislardir. Bu baglamda o günlerde isçi mahallelerinde hüküm süren polis devletini de belirtmemiz gerekmektedir. Oportünistlerin, senato üyeleri ile birlikte, sözde "devrimci 1 Mayis`i" gerçeklestirdikleri ve yillardir görülmemis "en barisçil 1 Mayis`i" yarattiklari anlarda, Hamburg`un isçi mahallelerinde genç isçiler zorbaliklara ve baskilara maruz kalmis, cezalar ile tehdit edilmislerdir. Tek neden olarak, izinsiz bir yürüyüse katildiklari ve yüzlerini örttükleri varsayimi ortaya atilmistir. Alman polislerince, tek "suçlari" Hamburg`un isçi mahallelerinde eylem düzenlemektir. Almanya`nin farkli sehirlerinde de yine eylemler düzenlenmistir. Özellikle Dogu ve Güney bölgelerinde. Bu bölgelerde de yine Karl Marx kampanyasi duyurusu yapilmis ve yeni iliskiler kurulmustur. Bunlarin hepsi elbette ki güzel seylerdir, bizleri sevindiren olaylardir. Bunlar, tüm takiplere, çekilen Damokles kilicina karsi, son yilin haziran ayiindan bugüne kadarki mücadelede, birçok yoldasimiza dayatilan 1400 dava`ya ve hala sonuçlanmamis olan 3300 dava`ya ragmen, bu topraklarda, aslinda eski olan, yeni bir seylerin filizlendiginin göstergesidir. Her nasil olduysa, o komünistler geri döndüler. Onlar yine buradalar. Bu bizi önemli bir konuya götürüyor.
Enternasyonel proleteryanin ideolojisi burada dogmus, ve ilk olarak burada reddedilmistir. Marxizm bir "alman bulusudur", ayni yamanda Revizyonizm de öyle. Bernstein, Kautsky. Almanlar. Yalnizca Almanya bir Ebert veya Noske meydana getirebilmistir. En basindan beri belli olan bir sey var: Almanya`da muhalefet daha keskin olmalidir. Marx`imizin da söyledigi gibi, Almanya`da, kölelestirilmis halklarin soykirimi ile meydana gelmis olan bir pruska küçük Almanya`si mevcuttur. Orta yol yoktur! „Sosyal bir baris“ yoktur! Almanya`da yalnizca iki seçenek vardir: Teslim olmak yada ölünceye dek mücadele etmek! Marx`in eserlerini bu topraklarda sürdüren bizler, asla teslim olmayacagiz! Bu nedenle de herzaman, Proleter Parti`nin, bu sinif savasi`nin tek mücadele makinasi olabilecegini vurgulamisizdir. Komünistlerin, en basindan beri, yalnizca bu yolda ilerleyebileceklerini vurgulamisizdir. Bu yol, zorlu bir yoldur. Bu sistemin içinde varolmak isteyenlerin yürüyebilecegi bir yol degildir bu yol. Eskisi gibi yasamayi isteyenlerin sürdürebilecegi bir yol degildir. Bu nedenle yolumuz, kisisel, egoizmden kaynakli ve birseysel istekleri dogrultusunda, dünya halklarinin mücadelesini, isçi sinifinin mücadelesini, kendi çikarlari, küçük dünyalari ve lumpence istekleri için kullananlar tarafindan, engellenmeye çalisilacaktir. Bu sag tasfiyeciliginin olusumudur. Bizim yolumuz birdir. Bu, Ayacucho`nun yoludur. Bu, her seylerini geride birakarak, isimlerinin dahi bilinmedigi en küçük köylere gidip, kitlelere ulasmayi hedefleyen yoldaslarimizin yoludur. Budur bizim yolumuz, söhreti, sanrilari arayanlarin yolu degil. Maoistler, gölgede yürürler! Tasfiyeciler ise, söhretin isiltisini isterler. Bu bizi Berlin`e götürür.
Berlin, Almanya için önem tasiyan bir sehirdir. Orasi, Almanya`nin en „kosmopolit“ sehridir, belki de avrupa`nin, veya dünya`nin. Birçok özellikleri vardir. Bunlardan biri, özünde prusyan bir sehir olmasidir. Bu, teslimiyetin bir sembolüdür. Çok belirgin bir özelligi ise, eskiden sosyal emperyalizmin yari sömürgesi iken, emperyalist bir sehrin varligini, birlestirmesidir. Özellikle de belirtilmesi gereken sudur: Yankee- Emperyalizminin büyük etkisi ve bati Berlin`in „Ruslara“ karsi bir direnis sembolü oldugu efsanesi. Bu, Yankee- Emperyalizmi etkisinin berlinde berlirgin bir sekilde hissedilmesine neden olmustur. Özellikle de çetelesme sorusunda. Yalnizca bu on bilgilerle, Berlin`de neler döndügünü kavrayabiliriz. Somut olarak, enternasyonel proleterlerin, Berlin`in sokaklarinda maruz kaldiklari, sag tasfiyeciligin karanlik saldirisinin arka plani. Diger yoldaslar sag tesfiyeciligin arka planini detayli bir sekilde tarif etmislerdir. Diger yoldaslara, Klassenstandpunkt`un redaksiyonu`nun, 26/09/2017 tarihli yazisini tekrar okumalarini hatilatmak istiyoruz. Çok önemli bir nokta oldugunun altini çiziyoruz: Klassenstandpunkt`un redaksiyondaki yoldaslarin, sag tasfiyecilige getirdikleri elestirinin en önemli noktasi, sag tasfiyeciligin hiçbir zaman ideolojik ve politik dogrultuda, Almanya`nin proleter öncülerini elestirememe konusudur. Bu sahislardan bazilari, organize edilmis devrimci yapilarin içersinde yer aldiklari zamanlarda, yanlis özelestiri vermis, entrikalar yaratmis, ideolojik ve politik tartismalardan her zaman kaçmislardir. Onlar, demokratik merkezciligin tüm prensiplerine karsi gelerek, entrikalar ve fraksionizm ile, Berlin`deki yapiyi bölmüslerdir. Ardindan açik bir sekilde prensipler için mücadele etmeden, hareket`in içersinde, gerek Almanya`da, gerek ise enternasyonel bakimdan karisikliklara neden olmuslardir. Klassenstandpunkt redaksiyonundan yoldaslarin elestirilerine, tek bir cevap bile veremezlerken, aylarca propagandalarini da durdurmuslardir. Yapabildikleri tek seyin Chatforumlarinda fisildamak ve dedikodu yapmak oldugunu, Facebook gibi muhtesem platformlar içersinde kanitlamislardir. Onlar son aylarda, açik bir sekilde ihbarciliga geçis yapmislardir. Bu sahislar kendilerinin Berlin`li olduklarini iddia etmislerdir. Bu gerçekten de ilginçtir. Çünkü biz, her zaman oradaydik, ve evet onlar bizden çöktular. Fakat onlar, en derin ve en genis kitlelere ulasmaya, asla cesaret edemediler. Onlar, marzahn`a gitmeye cesaret edemediler, hani Mahrzahn`da herkes fasist ya, ondan. Biz gittik oraya! Son olarak orada fasistler yalnizca 15 kisi ile kaldirlar ve kitle bizim yanimizda durdu. Berlin onlarinmis, öyle mi? Tek bir politik „yapi“ yoktur ki, (o insanlar bir yapi olusturamazlar, onlar çetedir!) Jugendwiderstand kadar nefret edilsin. Bu insanlar acaba bir etkinlige katilip, politik bir tartisma sürdürmüsler midir? Berlin`de bulunun hiçbir radikal sol yapi, bu çetenin açik etkinliklere katilip, politik bir tartisma sürdürdüklerini görememislerdir. Bunun yerine ne yapmislardir? En kötü ve en pis lumpenler gibi hareket ederek, Maoist olduklarini iddia etmis, ve aslinda yalnizca lafkalabaligi yapmislardir. Pozculuklari ile Neukolln`de arap kitlesinin bir kismini, sözde alman karsitlarina karsi mücadele için, örgütlemeye çalismislardir. Bunu, yalnizca oportünistlerin yapabilecegi sekilde denemislerdir: Kitlelere sosyalizmi götürmek yerine, kitlelerin arkalarinda ilerleyerek. Bu, olumsuzlugun çekirdegidir! Bizim yoldaslarimiz, bu zor durum karsisinda israrla durmuslardir. Onlarin bunu duymalarini hak ettikleri düsüncesindeyiz: Berlin`deki yoldaslarimizi selamliyoruz. Onlar, zor sartlar altinda mücadele etmislerdir ve etmektedirler. Yoldaslarimiz yilmamislar, israr ve kararlilik ile devam etmislerdir. Yoldaslarimizla gurur duyuyoruz. Onlar sabotajlara, kuyu kazanlara ve bölücülere ragmen, kizil bayragi en yüksekte tutmuslardir. Tüm bunlarin arasinda, Hindistan`daki halk savasini destekleme kampanyasini yaratmislardir. Marx`in dogumunun 200. Yili kampanyasini Berlin`de baslatan ve sürdürenler yine onlardir. Yoldaslarimiz bu sekilde de yine 1 Mayis eylemine katilmislardir. Onlar çok özel bir seyi gerçeklestirmis, karsi devrim saldirilarini alt etmeyi basarmislardir. Özellikle de sag tasfiyeciligin kampanyasina, Marxizm konusunda israr ederek, üç aracin dogru yapilandiginda israr ederek ve özellikle de o anlarda cephe`nin canlandirdigi Almanya Komünist Partisinin ne anlama geldigini dogru kavrayarak, karsi durmuslardir. Onlar böyle saglam durarak, bu sene DGB tarafinca düzenlenen 1 Mayis yürüyüsünde, türk antiemperyalistlerle birlikte bir kitle olusturmuslardir. Yoldaslarimiz, çesitli 1 Mayis eylemliklerinde, Almanya`da yeni olusturulan proleter devrimciler organi`nin, kizil post`un duyurusunu, daha önce ulasilamamis bir boyuta ve büyüklüge tasimislardir. Bunun yani sira, görünüse göre proleterya`nin tartisilmaz liderligi ile ayakta duran degil, genis bir politik çerçeveye ulasma mücadelesine izin veren bir cepheye katilmayi basarmislardir. Bu sartlar altinda elbette ki sinirlar zorlanmistir. Herseye ragmen bu cephe, Maoistlerin politika yaptiklarinin, yani sinif mücadelesinin içinde yer aldiklarinin ve Maoistlerle tartisilmak istenilen herseyin, bu seviyede tartisilmasi gerektiginin göstergesidir. Bu bir basaridir, bu bir zaferdir. Iste budur, 1 Mayis`ta, Berlin`de gerçeklestirilen o karanlik saldiriya yol açan sey.
Kisa tarihimizde, bir çok grup ve yapilanmalar ile tartismalarimiz, fikir ayriliklarimiz olmustur. Bu süreçte çesitli iftiralara, provokasyonlara hatta itirafçilarla karsilastik. Holigan ve Uyusturucu tüccarlarinin elerinde olan bu “yapilarin” çesitli provakasyonlarina ragmen, tek biri bile, bir yoldasimizin kilina zarar verememis, açik saldirida bulunamamistir. Onlar bile, lümpenler olarak, almanya`daki Maoistlerle karsi karsiya gelmenin, politik anlayisini kavramislardir. Kendilerini Jugendwiderstand olarak adlandiran karsi devrimci ve pislik birikintileri, bu 1 Mayis`ta tüm sinirlari asmislardir. Yoldaslarimiz bahsedilen cephe`de, enternasyonel kitle ile saat 18 de, Berlin`de baslayan eyleme katilmislardir. Her zaman 10.000leri sokaklara döken bu eylemde, çesitli politik güçler yer almaktadirlar. Bu eylem, komünisterlin düzenledigi bir eylem degildir. Bu eylemi düzenleyenler de, gayet diplomatic bir sekilde dile getirmek gerekirse, devleti karsilarina alabileceklerine inandigimiz insanlar degillerdir. Fakat bu eylem, devrimcilerin mücadele etmek istedikleri, komünistlerin de katilmak zorunda olduklari bir eylemdir. Var olan karisiklik ve kakismada açik bir sekilde proleterlerin sesini duyurmak için, bu gereklidir. Yoldaslarimiz da bunu yapmislar, ve beklenmedik bir sekilde, kitlenin onlara katilmasini saglamislardir. Kitlelenin, Marx`in dogumunun 200. Yili pankart`ini görünce duyduklari cosku, yoldaslarimizin pankartimizi kendilerinin tasimama gerekliligine yol açmistir. Bu görevi kitle üstlenmistir, ve bir yoldas gayet net bir sey söylemistir.
Yoldaslarimiz kitleden olan bir baska yoldasa: Uykun yok mu yoldas, degiselim mi?” diye sorduklarinda, “ Bu pankarti hayatim boyunca birakmam! Bu, Berlin`deki Maoistlerin emegidir” cevabini alirlar. Bu cevap sebep olmustur, sag tasfiyecilerin öldürücü nefretine. Bu siçan yavrulari, polis`in etten ördügü barikatin arkasinda yürümüslerdir. Bu polis barikati, eylem kitlesini diger yayalardan ayirmaya yaramaktadir. Daha sonra bu çete, orada bulunan sorumlularinin direkt talimati ile, polis barikatinin arasindan eyleme dalmis, tepkili devlet gücünün hiçbir engellemesi ile karsilasmadan, enternasyonel topluluk kitlesini hedef alarak, saldirmislardir. Bu pislikler, sag görüsün usaginin stratejik liderligi ve talimati ile, yoldaslarimizi tehdit etmislerdir. Yoldaslarimiza neandertal toplulugunun dilince, yani kendi dillerince, Neukolln de eylemlilikler örgütlememelerini söyleyip, „bu bölge“ bizim gibi seyler saçmalamislardir. Kitle cevabini örgütleyemeden, çok hizli bir sekilde geri, polisin korumasi altina kaçmislardir. Bekledigimiz sekilde, polis bu insanlara karsi hiçbir sey yapmamistir. Bunlardan su sonuç çikiyor: Bu, her zaman ideolojik ve politik tartismalardan kaçan, Almanya`nin proleter öncülerine tek bir elestiri dahi getiremeyen siçan sürüsü, lumpen kavgacilar organize ederek, yoldaslarimiza fiziki saldirida bulunmuslardir. Onlar, Almanya`da daha önce kimsenin basaramadigi bir seyi basarmislardir ve buna cesaret etmislerdir. Onlar kanlariyla borçlanmislardir! Bu borç yalnizca bizlere degil, enternasyonel komünist hareketlere olan borçlaridir. Enternasyonel komünistlerin birlesmeleri için mücadele eden herkese, Marxizm- Leninizm- Maoizm, özellikle de Maoizm bazinda, emperyalizmin, revizyonizmin ve oportünizmin her çesidine karsi mücadele sürdüren ve proleter dünya devrimine hizmet eden herkese borçlanmislardir. Bu saldiri, almanya`da tüm farkliliklara ragmen, alman emperyalizmi ile mücadele eden tüm devrimcilere yapilmis olan bir saldiridir. Bu saldiri ciddi bir sekilde antiemperyalist bucadele veren, sovenizm hayalleri ile uçmayan tüm devrimcilere karsi gerçeklestirilmistir. Bu saldiri, ataerkil sisteme karsi duran, fasizm ile mücadele eden, ezilenlerden yana olan tüm devrimcilere karsi gerçeklestirilmistir. Özellikle de belirtmek isteriz ki, bu askeri bir saldiridir. Bir savas hamlesidir. Bu bir sokak kavgasi degildi. Bu, serserilerin kavgasi degildi. Bu, Marx`in dogumunun 200. Yili kampanyasini kitlelere ulastirmak için emek veren, sokaklara çikan Maoistleri hedef alan bir saldiri idi. Polis izni ve korumasi ile gerçeklesen bir askeri saldiri. Asla ama asla unutulmayacak olan bir suç.
Enternasyonel proleteryanin ideolojisi burada dogmus, ve ilk olarak burada reddedilmistir. Marxizm bir "alman bulusudur", ayni yamanda Revizyonizm de öyle. Bernstein, Kautsky. Almanlar. Yalnizca Almanya bir Ebert veya Noske meydana getirebilmistir. En basindan beri belli olan bir sey var: Almanya`da muhalefet daha keskin olmalidir. Marx`imizin da söyledigi gibi, Almanya`da, kölelestirilmis halklarin soykirimi ile meydana gelmis olan bir pruska küçük Almanya`si mevcuttur. Orta yol yoktur! „Sosyal bir baris“ yoktur! Almanya`da yalnizca iki seçenek vardir: Teslim olmak yada ölünceye dek mücadele etmek! Marx`in eserlerini bu topraklarda sürdüren bizler, asla teslim olmayacagiz! Bu nedenle de herzaman, Proleter Parti`nin, bu sinif savasi`nin tek mücadele makinasi olabilecegini vurgulamisizdir. Komünistlerin, en basindan beri, yalnizca bu yolda ilerleyebileceklerini vurgulamisizdir. Bu yol, zorlu bir yoldur. Bu sistemin içinde varolmak isteyenlerin yürüyebilecegi bir yol degildir bu yol. Eskisi gibi yasamayi isteyenlerin sürdürebilecegi bir yol degildir. Bu nedenle yolumuz, kisisel, egoizmden kaynakli ve birseysel istekleri dogrultusunda, dünya halklarinin mücadelesini, isçi sinifinin mücadelesini, kendi çikarlari, küçük dünyalari ve lumpence istekleri için kullananlar tarafindan, engellenmeye çalisilacaktir. Bu sag tasfiyeciliginin olusumudur. Bizim yolumuz birdir. Bu, Ayacucho`nun yoludur. Bu, her seylerini geride birakarak, isimlerinin dahi bilinmedigi en küçük köylere gidip, kitlelere ulasmayi hedefleyen yoldaslarimizin yoludur. Budur bizim yolumuz, söhreti, sanrilari arayanlarin yolu degil. Maoistler, gölgede yürürler! Tasfiyeciler ise, söhretin isiltisini isterler. Bu bizi Berlin`e götürür.
Berlin, Almanya için önem tasiyan bir sehirdir. Orasi, Almanya`nin en „kosmopolit“ sehridir, belki de avrupa`nin, veya dünya`nin. Birçok özellikleri vardir. Bunlardan biri, özünde prusyan bir sehir olmasidir. Bu, teslimiyetin bir sembolüdür. Çok belirgin bir özelligi ise, eskiden sosyal emperyalizmin yari sömürgesi iken, emperyalist bir sehrin varligini, birlestirmesidir. Özellikle de belirtilmesi gereken sudur: Yankee- Emperyalizminin büyük etkisi ve bati Berlin`in „Ruslara“ karsi bir direnis sembolü oldugu efsanesi. Bu, Yankee- Emperyalizmi etkisinin berlinde berlirgin bir sekilde hissedilmesine neden olmustur. Özellikle de çetelesme sorusunda. Yalnizca bu on bilgilerle, Berlin`de neler döndügünü kavrayabiliriz. Somut olarak, enternasyonel proleterlerin, Berlin`in sokaklarinda maruz kaldiklari, sag tasfiyeciligin karanlik saldirisinin arka plani. Diger yoldaslar sag tesfiyeciligin arka planini detayli bir sekilde tarif etmislerdir. Diger yoldaslara, Klassenstandpunkt`un redaksiyonu`nun, 26/09/2017 tarihli yazisini tekrar okumalarini hatilatmak istiyoruz. Çok önemli bir nokta oldugunun altini çiziyoruz: Klassenstandpunkt`un redaksiyondaki yoldaslarin, sag tasfiyecilige getirdikleri elestirinin en önemli noktasi, sag tasfiyeciligin hiçbir zaman ideolojik ve politik dogrultuda, Almanya`nin proleter öncülerini elestirememe konusudur. Bu sahislardan bazilari, organize edilmis devrimci yapilarin içersinde yer aldiklari zamanlarda, yanlis özelestiri vermis, entrikalar yaratmis, ideolojik ve politik tartismalardan her zaman kaçmislardir. Onlar, demokratik merkezciligin tüm prensiplerine karsi gelerek, entrikalar ve fraksionizm ile, Berlin`deki yapiyi bölmüslerdir. Ardindan açik bir sekilde prensipler için mücadele etmeden, hareket`in içersinde, gerek Almanya`da, gerek ise enternasyonel bakimdan karisikliklara neden olmuslardir. Klassenstandpunkt redaksiyonundan yoldaslarin elestirilerine, tek bir cevap bile veremezlerken, aylarca propagandalarini da durdurmuslardir. Yapabildikleri tek seyin Chatforumlarinda fisildamak ve dedikodu yapmak oldugunu, Facebook gibi muhtesem platformlar içersinde kanitlamislardir. Onlar son aylarda, açik bir sekilde ihbarciliga geçis yapmislardir. Bu sahislar kendilerinin Berlin`li olduklarini iddia etmislerdir. Bu gerçekten de ilginçtir. Çünkü biz, her zaman oradaydik, ve evet onlar bizden çöktular. Fakat onlar, en derin ve en genis kitlelere ulasmaya, asla cesaret edemediler. Onlar, marzahn`a gitmeye cesaret edemediler, hani Mahrzahn`da herkes fasist ya, ondan. Biz gittik oraya! Son olarak orada fasistler yalnizca 15 kisi ile kaldirlar ve kitle bizim yanimizda durdu. Berlin onlarinmis, öyle mi? Tek bir politik „yapi“ yoktur ki, (o insanlar bir yapi olusturamazlar, onlar çetedir!) Jugendwiderstand kadar nefret edilsin. Bu insanlar acaba bir etkinlige katilip, politik bir tartisma sürdürmüsler midir? Berlin`de bulunun hiçbir radikal sol yapi, bu çetenin açik etkinliklere katilip, politik bir tartisma sürdürdüklerini görememislerdir. Bunun yerine ne yapmislardir? En kötü ve en pis lumpenler gibi hareket ederek, Maoist olduklarini iddia etmis, ve aslinda yalnizca lafkalabaligi yapmislardir. Pozculuklari ile Neukolln`de arap kitlesinin bir kismini, sözde alman karsitlarina karsi mücadele için, örgütlemeye çalismislardir. Bunu, yalnizca oportünistlerin yapabilecegi sekilde denemislerdir: Kitlelere sosyalizmi götürmek yerine, kitlelerin arkalarinda ilerleyerek. Bu, olumsuzlugun çekirdegidir! Bizim yoldaslarimiz, bu zor durum karsisinda israrla durmuslardir. Onlarin bunu duymalarini hak ettikleri düsüncesindeyiz: Berlin`deki yoldaslarimizi selamliyoruz. Onlar, zor sartlar altinda mücadele etmislerdir ve etmektedirler. Yoldaslarimiz yilmamislar, israr ve kararlilik ile devam etmislerdir. Yoldaslarimizla gurur duyuyoruz. Onlar sabotajlara, kuyu kazanlara ve bölücülere ragmen, kizil bayragi en yüksekte tutmuslardir. Tüm bunlarin arasinda, Hindistan`daki halk savasini destekleme kampanyasini yaratmislardir. Marx`in dogumunun 200. Yili kampanyasini Berlin`de baslatan ve sürdürenler yine onlardir. Yoldaslarimiz bu sekilde de yine 1 Mayis eylemine katilmislardir. Onlar çok özel bir seyi gerçeklestirmis, karsi devrim saldirilarini alt etmeyi basarmislardir. Özellikle de sag tasfiyeciligin kampanyasina, Marxizm konusunda israr ederek, üç aracin dogru yapilandiginda israr ederek ve özellikle de o anlarda cephe`nin canlandirdigi Almanya Komünist Partisinin ne anlama geldigini dogru kavrayarak, karsi durmuslardir. Onlar böyle saglam durarak, bu sene DGB tarafinca düzenlenen 1 Mayis yürüyüsünde, türk antiemperyalistlerle birlikte bir kitle olusturmuslardir. Yoldaslarimiz, çesitli 1 Mayis eylemliklerinde, Almanya`da yeni olusturulan proleter devrimciler organi`nin, kizil post`un duyurusunu, daha önce ulasilamamis bir boyuta ve büyüklüge tasimislardir. Bunun yani sira, görünüse göre proleterya`nin tartisilmaz liderligi ile ayakta duran degil, genis bir politik çerçeveye ulasma mücadelesine izin veren bir cepheye katilmayi basarmislardir. Bu sartlar altinda elbette ki sinirlar zorlanmistir. Herseye ragmen bu cephe, Maoistlerin politika yaptiklarinin, yani sinif mücadelesinin içinde yer aldiklarinin ve Maoistlerle tartisilmak istenilen herseyin, bu seviyede tartisilmasi gerektiginin göstergesidir. Bu bir basaridir, bu bir zaferdir. Iste budur, 1 Mayis`ta, Berlin`de gerçeklestirilen o karanlik saldiriya yol açan sey.
Kisa tarihimizde, bir çok grup ve yapilanmalar ile tartismalarimiz, fikir ayriliklarimiz olmustur. Bu süreçte çesitli iftiralara, provokasyonlara hatta itirafçilarla karsilastik. Holigan ve Uyusturucu tüccarlarinin elerinde olan bu “yapilarin” çesitli provakasyonlarina ragmen, tek biri bile, bir yoldasimizin kilina zarar verememis, açik saldirida bulunamamistir. Onlar bile, lümpenler olarak, almanya`daki Maoistlerle karsi karsiya gelmenin, politik anlayisini kavramislardir. Kendilerini Jugendwiderstand olarak adlandiran karsi devrimci ve pislik birikintileri, bu 1 Mayis`ta tüm sinirlari asmislardir. Yoldaslarimiz bahsedilen cephe`de, enternasyonel kitle ile saat 18 de, Berlin`de baslayan eyleme katilmislardir. Her zaman 10.000leri sokaklara döken bu eylemde, çesitli politik güçler yer almaktadirlar. Bu eylem, komünisterlin düzenledigi bir eylem degildir. Bu eylemi düzenleyenler de, gayet diplomatic bir sekilde dile getirmek gerekirse, devleti karsilarina alabileceklerine inandigimiz insanlar degillerdir. Fakat bu eylem, devrimcilerin mücadele etmek istedikleri, komünistlerin de katilmak zorunda olduklari bir eylemdir. Var olan karisiklik ve kakismada açik bir sekilde proleterlerin sesini duyurmak için, bu gereklidir. Yoldaslarimiz da bunu yapmislar, ve beklenmedik bir sekilde, kitlenin onlara katilmasini saglamislardir. Kitlelenin, Marx`in dogumunun 200. Yili pankart`ini görünce duyduklari cosku, yoldaslarimizin pankartimizi kendilerinin tasimama gerekliligine yol açmistir. Bu görevi kitle üstlenmistir, ve bir yoldas gayet net bir sey söylemistir.
Yoldaslarimiz kitleden olan bir baska yoldasa: Uykun yok mu yoldas, degiselim mi?” diye sorduklarinda, “ Bu pankarti hayatim boyunca birakmam! Bu, Berlin`deki Maoistlerin emegidir” cevabini alirlar. Bu cevap sebep olmustur, sag tasfiyecilerin öldürücü nefretine. Bu siçan yavrulari, polis`in etten ördügü barikatin arkasinda yürümüslerdir. Bu polis barikati, eylem kitlesini diger yayalardan ayirmaya yaramaktadir. Daha sonra bu çete, orada bulunan sorumlularinin direkt talimati ile, polis barikatinin arasindan eyleme dalmis, tepkili devlet gücünün hiçbir engellemesi ile karsilasmadan, enternasyonel topluluk kitlesini hedef alarak, saldirmislardir. Bu pislikler, sag görüsün usaginin stratejik liderligi ve talimati ile, yoldaslarimizi tehdit etmislerdir. Yoldaslarimiza neandertal toplulugunun dilince, yani kendi dillerince, Neukolln de eylemlilikler örgütlememelerini söyleyip, „bu bölge“ bizim gibi seyler saçmalamislardir. Kitle cevabini örgütleyemeden, çok hizli bir sekilde geri, polisin korumasi altina kaçmislardir. Bekledigimiz sekilde, polis bu insanlara karsi hiçbir sey yapmamistir. Bunlardan su sonuç çikiyor: Bu, her zaman ideolojik ve politik tartismalardan kaçan, Almanya`nin proleter öncülerine tek bir elestiri dahi getiremeyen siçan sürüsü, lumpen kavgacilar organize ederek, yoldaslarimiza fiziki saldirida bulunmuslardir. Onlar, Almanya`da daha önce kimsenin basaramadigi bir seyi basarmislardir ve buna cesaret etmislerdir. Onlar kanlariyla borçlanmislardir! Bu borç yalnizca bizlere degil, enternasyonel komünist hareketlere olan borçlaridir. Enternasyonel komünistlerin birlesmeleri için mücadele eden herkese, Marxizm- Leninizm- Maoizm, özellikle de Maoizm bazinda, emperyalizmin, revizyonizmin ve oportünizmin her çesidine karsi mücadele sürdüren ve proleter dünya devrimine hizmet eden herkese borçlanmislardir. Bu saldiri, almanya`da tüm farkliliklara ragmen, alman emperyalizmi ile mücadele eden tüm devrimcilere yapilmis olan bir saldiridir. Bu saldiri ciddi bir sekilde antiemperyalist bucadele veren, sovenizm hayalleri ile uçmayan tüm devrimcilere karsi gerçeklestirilmistir. Bu saldiri, ataerkil sisteme karsi duran, fasizm ile mücadele eden, ezilenlerden yana olan tüm devrimcilere karsi gerçeklestirilmistir. Özellikle de belirtmek isteriz ki, bu askeri bir saldiridir. Bir savas hamlesidir. Bu bir sokak kavgasi degildi. Bu, serserilerin kavgasi degildi. Bu, Marx`in dogumunun 200. Yili kampanyasini kitlelere ulastirmak için emek veren, sokaklara çikan Maoistleri hedef alan bir saldiri idi. Polis izni ve korumasi ile gerçeklesen bir askeri saldiri. Asla ama asla unutulmayacak olan bir suç.
Bu saldiri neden gerçeklesti? Kasli karate kahramanlari neden eylem kitlemizin içine daliyor? Bu politik bir ayrisim mi olacakti yoksa? Bu, Almanya komünist Partisini insa etmede, onlarin daha ilerici oldugunun kaniti mi olacakti? Görünen o ki, hayir. Bu en dibe düsmenin kanitidir. Bu bizim herseyi dogru yaptigimizin en somut ve en iyi delilidir. Berlin`deki yoldaslarimizin herseyin, tüm zorluklara ragmen, en iyisini yaptiklarinin kanitidir bu. Bu insanlar Hamburg`a gelsinler. Bu insanlar Bremen`e gelsinler ve bir çok yere daha. Rhodonia hakkinda konusmamiza gerek yok. Gelsinler. Güçsüz olduklarimiza inandiklari yerde saldiriyorlar. Neden? Var olan tüm gücümüzle geri vurmamiz için! Bu politik olarak önemli olan gerekçedir. Onlar bizim ne sartlar altinda çalistigimizi biliyorlar. Bunu daha net bir sekilde söyleyelim. Geçen yil haziranda yaptigimizla bir problemi olan varsa, bu böyledir. Ama biz, bir sey yaptik. Bu siçan sürüsü, turizm yapmistir. Tam da bu yüzden, turizm yapmak yerine, gerçekten bir seyler yaptigimiz için, kimilerinin bizimle açik hesaplari kalmistir. Iyi. Bu, o kisiler ve bizim aramizdadir. Biz bununla devam edebiliriz. Ama bu aptallar ordusunun, onlarin kurdugu polis tuzagina düsebileceklerimizi düsünmeleri, aptalliktir. Bunu unutsunlar. Onlara nazaran bizim yoldaslarimiz bir ant içmislerdir: Ne olursa olsun, vücudumuza ne oldugu bizi ilgilendirmiyor. Bu, ölümsüzlüge inandigimizdan kaynakli degil, varolusumuzun hayatin merkezinde olmadigini kavramamizdan kaynaklidir. Bizim hedeflerimiz biraz daha farkli, belki biraz daha kolay. Biz sadece halka hizmet etmek istiyoruz!
Diger konu: Bu topluluk neden simdi yapiyor böyle bir saldiriyi? Bagiran yenilgilerinin üstünü örtmek için. Kimse onlarin saat 13 te düzenlemeye çalistiklari eylemin bir yenilgi oldugundan bahsetmemeliydi. Bu tiyatroya basladiklarindan beri hep daha da azaldiklarindan kimse bahsetmemeliydi. Hep daha fazla izole edildiklerinden. Onlara ulasan tek kisiler, lumpenler ve tepkisellerdir. Hangi bayragi tasidiklari önemsizdir. Elbette ki bizim yoldaslarimizdan nefret edecekler. Onlara gururla sunlari söyleyebiliriz: Evet, suçluyuz. Örgütlenmelerini engellemis olduk. Evet, onlara karsi nedenler söyledik ve saydik. Evet, politik duruslarini aktardik. Ve evet, neukolln`de kizil post`u sattik. Bu çok da basarili oldu! Evet her sol kurumda Klassenstandpunkt`u tasidik. Bu nedenle insanlar onlari biraz daha az seviyorlar. Ve evet, Klassenstandpunkt`un onlara karsi yazili elestirisini herkese ulastirmaya çalistik. Evet, yenilgilerinde mutlaka biraz payimiz vardir. Bazi yerlerde ve noktalarda, ne yazik ki planlarini da bozduk. Ama bu, farkli bir sey. Bunu nasil yaptik? Bunu, daha havali oldugumuz için mi yaptik? Bizim yoldaslarimizin özelligi, onlari fark etmemendir. Bazen sesimiz, bazi insanlar için duyulmaz olur. Ama biz, farkliyiz. Biz elle tutulur bir seyiz. Biz demiriz. Gonzalo`nun demiriyiz.
Tüm bunlarin sonucu nedir? Bizce su sekilde özetleyebiliriz: tüm bu keskin, antikomünist avciliklarina, yüzlerce devrimciye Almanya`da dayatilan davalara ragmen, proleter öncülük, komünistlerle birlikte tüm dünyada ilerlemeler kaydediyor.
Buna karsi özellikle, askeri bir partisi olmasini istemeyen, sag tasfiyecilik duruyor. Onlar, dünya halklarinin mücadelesi ile pazarlik ediyor ve artik berbat bir sekilde dejenere olmus bir çete haline gelmislerdir. Bu ancak Berlin`de varolabilir.
Kizil mektup adli gazetenin olusturulmasi, genis ve derin kitlelerin sesi ve kulagi olmasi, bu insan birikimini kahretmistir. Bu Maoizmin yenilmezligini, gücünü gösteriyor. Maoistlerin kendilerini genel açiklamalarla sinirlamamalari, gerçekten var olan sorunlari kitlelere tasima, örgütleme, organize etme, politiklestirme ve kitlelere silahlanma gibi bir perspektif sunma cesaretleri, revizyonizmi ölümcül bir korkunun sarmasina neden olmustur. Kizil mektup gazetesinin kitlelere ulastirilmasinda gerçeklesen önemli bir olay ise, 3 lumpenin, Sonnenallee sokaginda gazetemizi satan iki yoldasimiza saldirmasi olmustur. Kalin altin kolyelerle süslenmis bu lumpen üçlü, yoldaslarimiza gazeteyi neukolln`de satma yasagi koymaya kalkmislardir. O lumpenler gibi anabolik ve steroid kullanmayan yoldaslarimiz, bunu sinifbilinci ve kararlilik ile reddetmislerdir. O lumpenler, zaten bir sey satamadiklarini iddia edip, yakindaki nargile kafe`ye girmislerdir. Yoldaslarimiz gözlerinin önünde 15 dakikada 5 hazete satmislardir. Bu artiklar bizim degerli, sevilen yoldaslarimizi gazetemizi kitlelere ulastirirken tehdit edebileceklerini mi düsünüyorlar? Bu tipki MRTA gibidir. Bu bizi bir sonraki noktaya götürüyor.
MRTA, Maoistlerle tartismaya girmenin ne demek oldugunu ögrenmislerdir. Herkes bilsün ki: Marx, Lenin ve Önder Mao ve önder Gonzalo kadar hiçkimse, hepsi bize devrimci siddetin ne demek oldugunu ögretmislerdir. Almanya`da proleter öncülügün, kas gelisleten thaiboxculardan korkacaklarini düsünenler varsa, biraz yaniliyorlar. Politik ve örgütsel açidan bizim temel düsmanimiz alman emperyalizmidir. Ve onlarin leopar II gibi makinalari mevcuttur. Ve bu sokak kahramanlari ne kadar steroid alirlarsa alsinlar, o seviyeye erisemezler. Ama biz bununla yolumuza devam edebiliriz. Bu insanlar siddetin, birinin karsisinda durup itmek oldugunu zannediyorlar. Bunlar gerilla`nin ne demek oldugunu hiç anlamamislar. Hiç. Böylesi daha iyidir zaten. Tek sasiracak olanlar, kendileri degiller.
Bu topluluk enternasyonel komünist hareket içersinde, özellikle de yeni olanlarin ve yeterince birikim edinemeyenlerin içinde, çesitli karisikliklara ve sasirmalara yol açmislardir. Normaldir. Bizler takdir edilmeyi beklemiyoruz. Bizim sözümüzün, onlarin sözlerine nazaran daha agir bastigini biliyoruz. Böylesi iyi. Ama hiçbir komünist Marxizm ve revizyonizm arasinda tereddüt yasayamaz. Pratigimizi tanimak isteyenler varsa: Buyrun. Herkes davetlidir. Bizimle her mahalleye gidin. Bize gitmek istediginiz mahalleyi gösterin, ve sizinle gidelim. Yoldaslarimizin, kitle ile nasil bir oldugunu anlayacaksiniz. “Bizim” olan bir bölgemiz yok ama bizim olan bir sinif var. Daha dogrusu bizim olusturdugumuz bir sinif var.
Yoldaslar, uzun uzun yazdik. Almanya`daki Maoistler, lumpen çetesi tarafindan saldiriya ugramislardir. Tarihimizde karsilastirmasi olmayan bir suç. Bu insanlar kanlari ile borçlanmislardir. Böyle anlarda hep perulu yoldaslarimizin bize ögrettiklerini animsariz: Zamana, zamanini ver. Bu arada, perulu yoldaslarimizin baska bir deyimini de aktarmak isteriz: Biz onlari ölçtük ve tarttik bile. Ve her zaman oldugu gibi, gerisini kitleler yapacak.
Enternasyonel yoldaslar. Sizden ricamiz, bu duruma karsi bir durus sergilemenizdir. Sizden süphelendigimiz için degil. Sizin kiminle oldugunuzu biliyoruz. Yalnizca, bu Kadin ve erkek birikintisinin, bu devlet içinde sizin, yani bizim bayragimizi tasidigi için.
Almanya`nin devrimcileri. Bizim “suçumuz” burjuva devletine karsidir. Bizler bu ülkede devrimi gerçeklestirecegiz. Bizler devlet olan bu askeri- bürokratik aleti parçalayacagiz. Bunun tek yolunun devrimci savas oldugunu anladik. Elbette ki, kendimizi biraz cezaya maruz birakacagimizi da anladik. Ama devrimci olmanin da anlami, amaci bu degil midir zaten?
Antiemperyalistler, antiemperyalizm bir halki digerine karsi kiskirtmak anlamina gelmez. Antiemperyalizmin tek anlami emperyalizme, kapitalizme karsi mücadele vermektir. Yari sömürüye ve yari feodalizme karsi olmaktir. Budur antiemperyalizm. Antiemperyalizm halklari birbirine kiskirtan sovenist, irkçi bir durus degildir. Antiemperyalizm her türlü sovenizmle mücadele etmek demektir.
Proleter feministler. Yoldaslarimiz. En az size seslenmemiz gerekmektedir. Sizler bu ataerkil domuzlari belki de bizden çok daha fazla taniyorsunuzdur. Yine de yoldaslarimiz. En çok sizin etiniz, kaniniz bu 1 Mayis`ta, berlin`de darbe almistir. Yoldaslarimiza atilan her darbe, almanya`da yasayan her kadina atilmis olan bir darbedir.Bu darbeler, ataerkillerin darbeleridir.
antifasistler. Aranizda bizleri taniyanlar, neyi, nasil yaptigimizi bilirler. Bizim pratigimizi ve kim oldugumuzu biliyorsunuz. Bu alman milliyetçilerinin ve sokak çetesinin Maoizmle alakasi yoktur. Onlari kovun. Yada arada da söyledigimiz gibi: Antifasizm her zaman somuttur!
Sonuca gelirsek yoldaslar, bu 2018in 1 Mayis`i sendikacilara karsi bir zafer olmustur. Yolumuz tastiklenmistir. Bu yolda yürümeye devam edecegiz. Iyi gittigi için de, bir sorunla karsilastik. Tarifsiz bir suç ile karsilastik. Tüm sorunlarin çözümlenmesi için dünyadaki ve almanya`daki bütün yoldaslarimizdan, arkadaslarimizdan bu duruma karsi somut bir tavir almalarini istiyoruz. Özellikle de simdiye kadar bu topluluga „ almanya`nin maoistleri“ diyenlerden bekliyoruz bunu. Baska bir seye daha deyinmek istiyoruz. Bu arkadaslardan bazilari internete hayranlar. Facebook`a, instagram`a, whatssapp`e… Ama bir sey daha: birileri bu toplulukla hareket ederse, bizim de ne yazik ki bazen cerrah olmadigimizi bilsinler.
Bizim sinifimiz birdir. Bu enternasyonel proleteryadir!
Ideolojimiz birdir. Bu, Marxizm- Leninizm- Maoizm, özellikle Maoizmdir!
Liderligimiz birdir. Bu Komünist Partidir!
Yolumuz birdir. Bu, Halk savasidir!
Kahrolsun Revizyonizm!
Bizim yolumuz aydinliktir. Onun adi Gonzalo`dur!
Ideolojimiz birdir. Bu, Marxizm- Leninizm- Maoizm, özellikle Maoizmdir!
Liderligimiz birdir. Bu Komünist Partidir!
Yolumuz birdir. Bu, Halk savasidir!
Kahrolsun Revizyonizm!
Bizim yolumuz aydinliktir. Onun adi Gonzalo`dur!
Kizil Bayrak Komitesi
- Geschrieben von cazi
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen