Freitag, 5. Oktober 2012

NEPAL KIRLARINDA VE ŞEHİRLERİNDE "BALDIRI ÇIPLAKLARIN" YOL GÖSTEREN DEVRİMCİ İSYANLARI DEVAM EDİYOR!

2003 yılı boyunca ve 2004'de NKP (Maoist) önderliği altındaki milyonlarca işçi, köylü, devrimci entellektüel ve diğer ilerici güçler hayati derecede denebilecek eski Nepal devletine karşı tarih yazmaya devam etmektedirler. Nepal'de Marksis-Leninist-Maoist'lerin devrimci sürece müdahale ve geleceği belirlemede önderliği tesis eden ülkelerden biridir. Böylesi bir devrimci çıkış, dünyanın birçok bölgesinde kitlelerin devrim isteğiyle yola çıkmış olmalarına raümen değişik biçimlerdeki yanlış çizgilerin doğal sonucu onların başkaldırılarının sistem içine çekilerek pasifize edilmesi ve ezilmesi koşullarında çok daha büyük önem ve ilgi arzetmektedir. Düzen içine çekilmesi ile sonuçlanan kitlesel kavgaların yaşanıyor olması nedeniyledir ki sınıf bilinçli proleterya, gerçek devrimciler ve demokratik güçler Nepal'de yaşanmakta olanı dikkatlice izlenmekte ve Nepal'de Maoist Halk savaşının varacağı sonuca dikkatlice bakmaktadır. Birkaç kez yapılan ateşkes ve görüşmelerde ileri sürülen talepler etrafında olup bitenler defalarca tarafımızdan kamuoyuna anlatılmaya-aktarılmaya çalışıldı. En son Ağustos 2003'de sona eren ateşkes ile beraber Maoistler, Halk Savaşının askeri yanını tüm heybeti ile devreye sokarak feodal gerici kraliyet rejimine ağır darbeler indirmişlerdir. NKP(M) bu gelişmelere, 1996'da halk savaşının başlamasından beri yaptığı önderlik düz bir seyir izleyerek gelişmedi. Tam tersine gelişme sürecinin kendisi diyalektik bir seyir izleyerek ilerledi. Zira sınıf mücadelesinin genel yasaları çerçevesinde sonal hedefe doğru ilerliyor olsada bu sonal hedefe çeşitli zikzaklar, ilerlemeler ve gerilemelerle varıldı. 1996'dan bu yana büyük ilerlemeler kaydetmiş bulunan Nepal Halk Savaşı, sınıf mücadelesinin canlı yaşayan somut koşulları dikkate alarak sağlanmıştır. 2001 Haziran ayında kamuoyuna Saray katliamı olarak geçen ve Kral Birenda ve tüm diğer aile bireylerinin, sarayın "aşık oğlu" tarafından öldürülmeleri ile ülkede krallığa getirilen Birenda'nın kardeşi Gyanendra ile ülkede durum önemli değişimlere sürüklendi. Gyanendra, özellikle Amerika'da meydana gelen 11 Eylül olayları ile beraber ABD'den büyük destek ve moral alarak devrimi bastırmak için ilk defa halk savaşına karşı orduyu direk devreye soktu. Ancak ordunun devreye girmesi halk savaşını geriletmek bir yana onun gelişmesinin diğer bazı koşullarında ortaya çıkardı. Örneğin gerici egemen sınıflar arasındaki çelişki ve çatlak daha derinleşti. Halk savaşı ve Halk Kurtuluş Ordusu'nu doğrudan ezmek isteğinden kaynaklı tüm yetkileri elinde toplama çabasındaki Kral Gyanendra, bu defa yanındaki diğer kliklerle büyük kapışmalara ve çatlaklarla yüzleşti. Ordunun devreye sokulmasıyla umutlanan gerici klikler, yetkilerin tek elde toplanmasıyla tersi bir duruma evrildiler. Ayrıca Halk Kurtuluş Ordusu'nun çatışma sahalarında gösterdiği cüretli direniş ve elde ettiği büyük zaferlerle, bu klikler moral ve diğer sahalarda dahada bölündüler. Bu bölünme ve demoralizasyon sonucu yeni Kral Maoistlerle görüşmelere oturmak için ateşkesi kabullenmek zorunda kaldı. NKP(Maoist) halkı kendi somut eylemleri ve pratiği ve deneyleri ışığında eğitmek ve yine halkın değişik kesimlerinin isteği doğrultusunda ateşkese olumlu yanıt verdi. Ateşkes hem bazı tehlikeleri ve hemde daha da ilerlemek için önemli bazı fırsatları sunacaktı. Başkan Paraçanda gelişmeye ışık tutarken şunu söylüyordu "devrimciler, kitlelerin temel ihtiyaçlarına dayanarak sosyal devrim bilimini uygularlar. Bunu yaparlarken ilkelerde tavizsiz taktiklerde esnek olurlar. Eğer devrimci bir parti bu ideolojik ve politik kapasiteyi ortaya koyabilirse sadece görüşme masasında değil, savaş cephesindede yenilmez durumda olur. NKP (Maoist), görüşmelerde ileri sürdüğü talepler önceki sayılarımızda ortaya konulduğu için tekrar etmeyeceğiz. Ancak görüşmelerle bir kez daha ispat edildiki hiç bir egemen güç gönül rızasıyla tahtını bırakıp gitmez. Başkan Mao'nun haklı ve doğru olarak belirttiği gibi '' politik iktidar namlunun ucundadır'' ki bu yasa istinasız her devrimin temel ilkesi olarak belirlendi. Bu belirlemenin bilimselliği, Nepal pratiğinde bir kez daha ispatlandı. İlkelerde taviz vermeyen Nepal'li Maoistler, taktiklerde en ileri esnekliği göstererek oldukça geniş kitleleri kendi önderliği etrafında toparlamayı başarabildiler. İlkelerde açık ve net davrandılar. Kitleleri hayal görmemeleri konusunda uyarırlarken, somut taleplerini emperyalist-gerici dünya destekli feodal aristokrat rejimin önüne koydular. Başkent Katmandu başta olmak üzere, önemli şehir ve kasabalarda düzenlenen kitle toplantılarında yüzbinlere, milyonlara hitap ettiler. Maoistler geniş kitlelere hedeflerini; hedeflere hangi yoldan varılacağını açık ve keskin bir dille anlattılar. Taktik esneklik asla stratejiyi yemedi. Zira artık işçi sınıfı, köylülük, devrimci entellektüeller ve diğer ilerici güçler NKP(Maoist) gibi MLM çizgiye sahip bir partiye; partinin önderlik ettiği Halk Kurtuluş Ordusu gibi silahlı güce sahiptirler. Yani herhangi bir hedefe değil, Komünizmi hedefleyen bir parti olarak iktidar kapısını dövüyordu kitleler. Parti önderliğindeki devrimci sınıflar, ''isyan etmek meşrudur'' Maoist devrimci şiarını ideolojik politik, pratik her bakımdan tehsis ederek düşman üzerine korkusuzca yürüyorlar. Görüşmelerde Kraliyet rejimine, gerici-beyaz ordunun karargahlarından 5 kilometre öteye çıkamayacağı imzasını attırdılar. Ülke topraklarının yüzde 80'inde halk kitleleri kendi öz iktidarlarını tesis etmiş ve bu yönde büyük ilerlemeler kaydetmişlerdir. Tanık olunan bu gelişmeler sonucudurki Birleşik Marksist-Leninist (UML) gibi revizyonist partilerin ve diğer burjuva partilerin saflarında yer almış bulunan ve devrim arzulayan bazı kesimler NKP (Maoist) saflarına kazanılabilmiştir. Bugün kurtarılmış üs bölgelerinde parti önderliğinde devrimci kitleler ideolojik, politik, ekonomik, sanatsal her bakımdan devrimci iktidarı icra etmektedirler. İktidar icrasında parti mümkün olan bütün kaynakları kullanarak yeni iktidar (devlet) modelini geliştirmektedir. Ülke hala bir iç şavaşı yaşıyor olmasına rağmen Yeni Devlet İktidar modeli, mevcut koşulların isteğine cevap vermeye getirilmektedir. Devrimci Halk Komiteleri kendi özel bütçelerini oluşturmuş ve buna devam etmektedirler. Mesala Rakum bölgesinde Devrimci Halk Komiteleri-ki bunlar iktidar organlarıdır- 30 bin dolar bütçe oluşturabilmişlerdir. Bu bütçe yoksullukta dünyada 4.sırada Nepal için önemli bulunmaktadır. Yine küçük hidroelektrik projeleri, içecek su porejeleri, kooperatifler, yiyecek üretimi ve yol yapımları, sağlık örgütlenmeleri, köprü inşaaları kitleler seçtikleri devrimci halk komiteleri önderliğinde halk iktidarını mümkün olan her yönden icra etmeye çalışmaktadırlar. Maoistler, sistemin belirlediği sınırlar içinde yer alarak -ismini anmak dışında- halk savaşıyla hiç bir alakası olmayan pratiklere yönelmek yerine gerçekten gerçek Halk Savaşı pratiği içinde yıkma ve yapma ile varolan seviyeye ulaşabildiler. Ama yine de bugün hala asıl yoğunlaşma askeri meseleler üzerindedir. Zira devrimin iktidar kapısını dövdüğü böylesi koşullarda temel yoğunlaşmayı askeri meselelere vermek, diğer meseleler üzerinde tayin edici olmasındadır. Bugün emperyalist-gerici dünya, Nepal'de MLM önderlikli devrimin zafer kazanması durumunda bölge ve dünya üzerindeki etkisinin farkındadırlar. Yine bugün Afganistan ve Irak'ta emperyalistlerin işgalci-haksız varlıkları ve buralarda ulusal direniş yürüten kitlelere önderlik etmekte olan dinci-gericiliğin çıkmazını kullanan emperyalistler, Nepal'de tüm muhteşemliğiyle devrimci bir alternatifin varlığının tehlikesini düşünmek bile istemiyorlar. Zira Maoist bilimsel çözüm, ezilen kitlelerin gerçek kurtuluş umudu olarak emperyalitlere ve dinci-gerici çıkmaza karşı bilimsel devrimci çıkışın kızıl bayrağını dalgalandırıyor.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen