Freitag, 2. November 2012
Güzel canların uğurlayıcısı olmamak için… -Siirt Kapalı Cezaevi
SİİRT - Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan kadın tutsaklar adına basına mektup yazan Gulan Kılıçoğlu, eylemin 51. gününde kan ve canla sulanan bu toprakların artık barış ve sevgiyle sulanmasını isteyerek, özellikle aydınlar olmak üzere tüm topluma duyarlılık çağrısında bulundu.
Cezaevlerinde PKK ve PAJK'lı tutsakların başlattıkları süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminin 51. gününde vicdanlara sesleniyor tutsaklar. Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki kadın tutsaklar adına bir mektup kaleme alan Gulan Kılıçoğlu, duyarlılık çağrısında bulunuyor.
Kılıçoğlu'nun kaleme aldığı mektup şöyle:
Ölümle burun buruna, onunla haftalardır, aylardır kol kola olan 6 değerli arkadaşımla bir arada yaşamanın anlamlılığını hissederek günü diğer bir güne bağlıyoruz. Ama her bir günü diğer bir güne bağlarken yüreklerimizin kafesinden fırlamak üzere beklediğini bilerek, korkuyla, kaygıyla bekliyoruz. Devirdiğimiz güzel ve anlamlı canların uğurlayıcısı olmaması için her birinin gözbebeklerine ricayla dalıyoruz.
Yürüttükleri mücadele, bedenlerinden verdikleri bedelin somut sonucunu görmeleri gerektiğini, gidişlerinin insanlık için kayıp olduğunu gözlerimizle anlatıyoruz. Bizler için sözcükler anlamını çoktan yitirdi. Hissedenlere karşılık veremeyeceğini anladı sözcükler. Duygularımızın yoğunluğu altında zavallılaştı. Yerle bir oldu Kürtçe ve Türkçe lügatler. Doruğuna çıktık duyguların ve doruğundayız onurlu yaşama olan inançla...
Doruğuna çıkardılar duyguları gün be gün eriyenler. Şaha kalkan duyguların amaçlarına rehberlik etmeye daha ilk günden başlamıştı ve bizimde duygularımız şaha kalkmıştı ilk gün. Rehberimiz oldu her bir can. Ardıllarla güç, moral olabilmek, bütünleşebilmek için sözcükleri bir kenara attık ve birbirimizi en iyi anladığımız, en güçlü hissettiğimiz gözlerimizi iletişim aracı olarak ilan ettik. Bir bütündük aslında ve hiç parçalara ayrılmadık. Olur da acımasız zihniyetin vahşiliği bedeni ayrılığımıza neden olursa parçalarımızın ayrılmaması, eksilmemesi için tekrar tekrar bütünleştik, bir olduk.
18 YAŞINDAKİ KEVSER AKÇELİK DE EYLEMDE
Ve bütün olduğumuz parçalarımızdan bir tanesi daha 18 yaşında. Tutuklandığında 17'sinde bir çocuktu. Şimdi ise 18'inde yüreği evren büyüklüğünde olan bir mücadeleci.
Çocuk denebilecek yaşta olan arkadaşımızın adı Kevser Akçelik. O da bedenini diğer arkadaşlarımız gibi çoktan ölüme yatırdı. Ölüme yaklaştığı ve ölümü onurlu yaşam duruşuyla selamladığı bu günlerde eylemci arkadaşımız bize iyi görünmek için olağanüstü çaba sarf ediyor, ediyorlar... Bize moral ve güç olma çabalarının bizlerde yarattığı duyguları tahmin etmek zor olmayacaktır. Ömrünü bir tarafa bırakıp bedeninin eridiği, gücünün tükendiği anlarda bile gözlerindeki yaşam kıvılcımlarını kaybetmeyişi ve o kıvılcımları an be an alevlendirmesi, çukura kaçan gözlerinde evrenin tüm güzelliğini önümüze sermek istediğini her davranışıyla belli ettiren 18'ine yeni giren bir insan. Ve onun gibi yüzleri, binleri bulan arkadaşlarımız...
ŞEKERLİ SU DAHİ VERİLMİYOR
Şu an aynı koğuşta kaldığımız arkadaşlarımızın sağlık sorunları baş göstermiş durumda ve daha basına yansımayan yüzlerce arkadaşımız da var. Şakran ve Tekirdağ'da açlık grevine giren arkadaşlarımız hücreye alınmışlardı. Alındıkları günden bu yana halen o hücrelerde eylemlerine devam etmektedirler. Bu uygulama bilinçli olarak ölüm orucuna çevrilmek istenmiştir. Başarılı da olunmuştur. Çünkü şekerli su dahil olmak üzere hiçbir şeyin verilmemesi de grevin ölüm orucuna dönüştüğünü gösteriyor.
Yanımızda olan arkadaşlarda baş gösteren problemlerin ciddiyetini göz önüne getirdiğimizde o arkadaşlarımızın ölüme peşkeş çekildiğini görüyoruz. Bu şekliyle irade kırılmak istenmiştir. Ancak unutulan bir realite var. Bu insanlar bedenlerini özgür bir gelecek ve insanlığın yararına ölüme yatırmış olmalarıdır. Böylesi insanlık dışı bir yönelim irade kıramaz, ardılların iradelerini güçlendirir.
Biz her an göz göze olduğumuz insanların gözlerindeki anlama, güzelliğe dayanarak, başta aydınlar olmak üzere insanım diyen herkese duyarlılık çağrısında bulunuyoruz. İnsanlık için betonlaşan vicdanları hep beraber kıralım, Adım adım ölüme yelken açan insanlara birinci dereceden tanıklar olarak vicdanlara sesleniyoruz. Sevgiyle, barışla sulayalım, kanla canla sulanan coğrafyamızı…"
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen